Çalışma yaşamında şiddet ve taciz deneyimleri: İlk küresel araştırma

Yeni rapora göre, çalışma yaşamında her beş kişiden biri şiddet ve tacize uğruyor

Çalışma yaşamında şiddet ve taciz deneyimlere ilişkin yapılan ilk küresel araştırma, karmaşık ekonomik, sosyal ve kültürel faktörlere dayanan bir sorun hakkında daha kapsamlı şekilde bilgi sahibi olmayı ve farkındalığın artırılmasını hedefliyor.

Basın açıklaması | 05 Aralık 2022 Pazartesi

CENEVRE (ILO Haber) – Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Lloyd Sicili Vakfı (Lloyd’s Register Foundation, LRF) ve Gallup tarafından yapılan ve türünün ilk örneği olan yeni bir ortak analize göre, çalışan her beş kişiden birden fazlası (yaklaşık %23) çalışma yaşamında fiziksel, psikolojik veya cinsel şiddet ve tacize uğruyor.

Çalışma yaşamında şiddet ve taciz deneyimleri: İlk küresel araştırma adlı rapor, sorunun büyüklüğü ve farklı biçimleri hakkında fikir veriyor. Ayrıca, insanların bu konudaki deneyimleri hakkında konuşmalarını engelleyebilecek utanç, suçluluk duygusu veya kurumlara güvensizlik veya böyle kabul edilemez davranışların “normal” görülüyor olması gibi faktörleri de irdeliyor.

Çalışma yaşamında şiddet ve tacizin ölçülmesi zordur. Raporun bulgularına göre, mağdurların yalnız yarısı bu deneyimlerini, genellikle de şiddet ve tacizin birden çok biçimini yaşadıktan sonra, başka birilerine anlatıyor. Açığa vurmama veya başkalarına anlatmamanın en yaygın nedenleri “zaman kaybı” ve “itibar kaybı kaygısı” olarak veriliyor. Kadınların deneyimlerini paylaşma oranı erkeklere göre daha yüksek (kadınlarda %60,7, erkeklerde %50,1).

Dünya genelinde çalışan kadınlar ve erkeklerin %17,9’u psikolojik şiddet ve tacize, %8,5’i fiziksel şiddet ve tacize uğradığını bildiriyor; ayrıca erkeklerde fiziksel şiddet ve tacize uğrama oranı kadınlardan daha yüksek. Anketi cevaplayanların %6,3’ü ise, kadınlar daha büyük oranda olmak üzere, cinsel şiddet ve tacize uğradığını bildiriyor.

Şiddet ve tacizin farklı türlerine uğraması en muhtemel gruplar ise gençler, göçmen işçiler, ücretli çalışan kadın ve erkekleri kapsıyor. Genç kadınların cinsel şiddet ve tacize uğrama olasılığı genç erkeklere göre iki kat; göçmen kadınların, cinsel şiddet ve tacizi bildirme olasılığı ise göçmen olmayanlardan iki kat daha yüksek.

Beş mağdurdan üçü, çalışma yaşamında şiddet ve tacize birden çok kez uğradığını bildiriyor; çoğunun en son deneyimi ise son beş yılda vuku bulmuş.

“İnsanların çalışma yaşamlarında şiddet ve tacize birden çok kez uğradığını öğrenmek acı veriyor” diyen ILO Yönetişim, Haklar ve Diyalogdan sorumlu Genel Direktör Yardımcısı Manuela Tomei sözlerini şöyle sürdürdü: “Psikolojik şiddet ve taciz tüm ülkelerde en yaygın olanıdır; kadınlar ise özellikle cinsel şiddet ve tacize uğruyor. Rapor bize, çalışma yaşamında şiddet ve tacizi sona erdirmek için yapmamız gereken çok şey olduğunu gösteriyor. Umarım ki Rapor sahada eylemi ve 190 sayılı Sözleşme’nin onaylanmasını ve uygulanmasını hızlandıracaktır.”

ILO 190 sayılı Sözleşme (C190) ve eşlik eden 206 sayılı Tavsiye Kararı (R206), toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve taciz dahil olmak üzere, çalışma yaşamında şiddet ve tacizi önlemek, şiddet ve tacize çözüm getirmek ve ortadan kaldırmak için ortak çerçeve sağlayan ilk uluslararası çalışma standardıdır. C190, uluslararası hukukta bir ilk olarak, herkese şiddet ve tacizden arınmış çalışma yaşamı hakkı tanıyor ve buna riayet etme, yaygınlaştırma ve gerçekleştirme yükümlülüğü getiriyor.

“Bu oldukça hassas sorun hakkında sağlam bilgiler toplamak çok zorlu ancak aynı zamanda zorunlu bir iştir. Bu rapor ilk kez, dünya genelinde her beş çalışandan birden fazlasını mağdur eden bu yaygın sorunun üzerindeki örtüyü kaldırıyor” diyen Gallup Yönetici Ortağı Andrew Rzepa şöyle devam etti: “İşletmeler ve kurumlar uzun süredir işyerinde şiddet ve tacizin farkında değildi veya ele almak istemiyordu. Bu veri seti, bu hayati önemdeki güvenlik sorunu hakkında çok gerekli olan ilerlemeyi izlemek üzere kullanabileceğimiz bir referans çizgisi sağlıyor.”

“Çalışma yaşamında şiddet ve taciz gibi zorlu ve kök salmış genel güvenlik sorunlarını çözümlemek için, sorunun büyüklüğünü anlamak ve en çok risk altında olanları tespit etmek üzere, başta daha önceleri güvenilir verilerin çok az olduğu yerler olmak üzere, sağlam verilere sahip olmak kritik önem taşıyor” diyor Lloyd Sicili Vakfı Kanıt ve İçgörü Direktörü Sarah Cumbers. “Dünya Risk Anketi çalışmamızın bir parçası olarak, Gallup ve ILO ile işbirliği yoluyla, bu veri boşluklarını dolduracak bu önemli katkıyı yapabildiğimiz ve C190’ın hayati önem taşıyacak onaylanmasının sağlayacağı itici güçle, ülkelerin iyileştirmeler yapabilmesine ışık tutacak kıyas ölçütü sağlayabildiğimiz için çok mutluyuz.”

Raporda, aşağıdakileri de içeren bir dizi öneriler yer alıyor:

Önleyici ve düzeltici kanunlar, mekanizmalar, politikalar, programlar, araştırmalar ve savunuculuğa bilgi sağlamak üzere, çalışma yaşamında şiddet ve taciz hakkında ulusal, bölgesel ve küresel düzeyde sağlam verileri düzenli olarak toplamak.

Çalışma yaşamında şiddet ve tacizi etkili biçimde önlemek ve yönetmek için, iş teftişi sistemleri, iş sağlığı ve güvenliği politikaları ve programları dahil olmak üzere, mekanizmaları yaygınlaştırmak ve güncelleştirmek.

Başta ayrımcılığa dayalı olanlar olmak üzere, şiddet ve tacizi sürdüren algı, damgalama, tutum ve davranışları değiştirmek amacıyla, çalışma yaşamında şiddet ve taciz ve farklı biçimleri hakkında farkındalığı artırmak.

Etkili önleme, çözüm getirme ve destek sağlamak, insanların adalete güvenini güçlendirmek, mağdurları desteklenmesini güvence altına almak üzere, her düzeydeki kurumların kapasitelerini artırmak.

ILO-LRF-Gallup çalışması, Lloyd Sicili Vakfı Dünya Risk Anketi’nin bir parçası olarak, 121 ülke ve toprakta 15 yaş ve üzeri yaklaşık 75.000 çalışan ile 2021 yılında yapılan mülakatlara dayanıyor.