ILO, İnsana Yakışır Koşullarda Evde Çalışma İçin Sosyal Diyalog ve ILO Sözleşmesini Destekleme Çağrısında Bulundu

Evde çalışmanın, başta kadınlar olmak üzere, çoğu evde çalışan için güvencesiz, düşük ücretli, örgütlülükten uzak, çalışma süresi belirsiz, ev-yaşam dengesinin sağlanamadığı bir çalışma biçimi olarak gerçekleştiğinin ifade edildiği etkinlikte ILO Sözleşmesinin desteklenmesi çağrısında bulunuldu.

Haberler | 05 Mart 2021 Cuma
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), insana yakışır iş ve toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden evde çalışmanın farklı biçimlerini ele almak için 4 Mart 2021 tarihinde düzenlediği çevrim içi etkinlikte, sosyal tarafların işbirliğiyle ILO’nun Evde Çalışma Sözleşmesi’ni destekleme çağrısında bulundu.

Toplantıda konuşan ILO Türkiye Direktörü Numan Özcan “ILO raporlarının da önerdiği gibi, tüm evde çalışanların görünmezlikten çıkarılarak insana yakışır işe geçiş yapmalarını sağlamak için ILO’nun 177 sayılı Evde Çalışma Sözleşmesi ve 184 sayılı Tavsiye Kararı’nın rehberliğine uymanın ve birlikte çalışmanın zamanı gelmiştir. Biz ILO olarak bu çağrıyı yapıyoruz,” dedi.

“Zira, 177 sayılı Sözleşme, evde çalışanlar ile diğer ücretliler arasında eşit muameleyi desteklemekte ve böylelikle, evde çalışmayı insana yakışır iş kaynağına dönüştürme amacını taşımaktadır.”

Evde Çalışma Güvencesiz ve Düşük Ücretli Olarak Gerçekleşiyor

8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle düzenlenen etkinlikte, gerek ILO’nun global düzeyde hazırladığı rapor ile Türkiye özelinde hazırlanan rapordaki bulgular ışığında gerekse katılımcılar tarafından, evde çalışmanın, başta kadınlar olmak üzere, çoğu evde çalışan açısından güvencesiz, düşük ücretli, örgütlülükten uzak, psiko-sosyal riskler barındıran, çalışma süresi belirsiz, haftalık ve yıllık izinler gibi sosyal hakların olmadığı, iş sağlığı ve güvenliğinin yetersiz olduğu, ev-yaşam dengesinin sağlanamadığı ve yalıtılmışlığa neden olan bir çalışma biçimi olarak gerçekleştiği tespiti yapıldı.

Evde Çalışma Toplumsal Cinsiyete Dayalı bir Üretim Biçimi

Evde çalışmanın toplumsal cinsiyete dayalı boyutlarının olduğuna işaret eden ILO Raporları ile evde çalışan kadınların yoğunluğu ve evde üretim yapılan sektörler dikkate alındığında evde çalışmanın toplumsal cinsiyete dayalı bir üretim biçimi olarak belirdiğine de dikkat çekildi.

ILO araştırmasına göre, dünyada ve Türkiye’de ücretsiz bakım işlerinin çoğu kadınlar tarafından yapıldığından, evde çalışma bir taraftan gelir elde etme ve bakım sorumluluğunu birleştirmenin bir formülü olarak kadınlar için bir avantaj sunarken bir taraftan da evde artan bakım yükü gibi dezavantajlar yaratıyor.

“ILO Sözleşmesinin Desteklenmesi Çağrısında Bulunuyoruz”

“Dolayısıyla evde çalışanların çoğu kadın olduğu için evde çalışma kadınlar ve erkekler için orantısız sorumluluklara dönüşüyor. Bu durum da hem ev içinde hem de çalışma hayatında eşitsizlikleri artırabiliyor,” şeklinde konuşan ILO Türkiye Direktörü Numan Özcan “evdeki bu görünmez emek aynı zamanda kadınların kayıt dışı çalışmasına da neden olabiliyor,” dedi.

Özcan “Bu nedenle bazı acil önlemler alınmalı.” “Kadınlar dahil, tüm evde çalışanların görünmezlikten çıkarılarak insana yakışır işe geçiş yapmalarını sağlamak için hükümetlerin, işçi ve işveren örgütleriyle işbirliği içinde, 177 sayılı Sözleşme ve 184 sayılı Tavsiye Kararı’nın rehberliğine uymasının ve birlikte çalışmalarının zamanıdır.”

“Bu webinar gösterdi ki; önce evde çalışma görünür kılınmalı ve yasal süreçlere yansıtılmalı. Ulusal politikalar belirlenmeli. Umarız evde çalışma insana yakışır iş koşullarında gerçekleşen bir çalışma biçimi olur”

İsveç Büyükelçisi “Değişim Şart”

Toplantıda konuşan İsveç Ankara Büyükelçisi Staffan Herrström ise 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün korkutucu düzeydeki toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine, değişimin aciliyetine ve erkeklerin bu değişime katılmasının sağlamanın önemine dikkat çekmesi gerektiğini ifade ederek, “Evde çalışma ilkelerinin uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi gerekiyor,” dedi.

“Evde çalışanların çoğunun kadın olduğunu dikkate alırsak, evde çalışmanın kesinlikle bir toplumsal cinsiyet boyutu var. Kadınların evden çalışma eğiliminin daha fazla olması, birçok kadının, ücretsiz bakım sorumlulukları ile ücretli çalışma olanaklarını birleştirme ihtiyacını yansıtıyor. “

“İşte tam da bu noktada, dünya genelinde kadınlar ile erkekler arasındaki başlıca eşitsizliklerden birine parmak basmış oluyoruz: Ücretsiz ev işleri ve bakım yükünün dörtte üçünü kadınlar yükleniyor. Bunun değişmesi gerek.”

“Uzaktan Çalışma Kadın İçin Avantaj Olabilir”

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü Nurcan Önder ise evde çalışmayı uzaktan çalışma bağlamında değerlendireceğini ifade etti ve “Uzaktan çalışma, dezavantajlarına rağmen, üzerinde bakım sorumluluğu olan kadınların işgücüne katılabilmesini sağladığı için aslında bir avantaj olabilir,” dedi.

“Zamandan ve mekândan bağımsız olarak, eşitlik ilkesi gereği, uzaktan çalışanlar diğer çalışanlarla eşittir. İş kanunu ve yasalar da bu nedenle eşit uygulanmalı ve yasalarımızın da bu anlamda ILO sözleşmesiyle uyumlu olduğunu düşünüyorum.”

Etkinliğin ikinci bölümünde ise ILO Türkiye Ofisi Kıdemli Program Yöneticisi Özge Berber Agtas’ın moderatörlüğünde ILO Genel Merkezinden Ekonomist Sergei Soares’in katkı verdiği “Evde Çalışma: Görünmezlikten İnsana Yakışır İşe” başlıklı ILO Global raporu ile Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden Prof. Dr. Saniye Dedeoğlu’nun hazırladığı Türkiye Raporu’ndaki bulgular kamuoyuyla paylaşıldı.


Evde çalışmanın artılarının ve eksilerinin de ele alındığı bu bölümde araştırmacılar evde çalışmanın insana yakışır koşullarda gerçekleşebilmesine yönelik önerilerini dile getirdi.

“Yasal Düzenleme ve Sosyal Diyalog Önemli”

ILO’nun 177 Sayılı Evde Çalışma Sözleşmesi ve eşlik eden 184 sayılı Tavsiye Kararı’nın desteklenmesinin yanı sıra ülkelerin evde çalışanların insana yakışır iş koşullarında çalışabilmelerine olanak verecek şekilde evde çalışmaya ilişkin kapsamlı politika ve yasal düzenleme oluşturmasının ve sosyal diyalogun önemi vurgulandı.

ILO Türkiye Ofisi Toplumsal Cinsiyet ve Sosyal Diyalog Yöneticisi Dr. Ayşe Emel Akalın’ın moderatörlüğünde gerçekleşen etkinliğin son bölümünde ise evde/n farklı sektörlerde çalışan kadınların deneyimleri ışığında evde çalışmanın avantajları ve dezavantajları ele alındı.
Bu bölümde, Ofissizler Platformu’ndan Özlem İlyas, Ev-Eksenli Çalışanlar Sendikası’ndan (Ev-Ek-Sen) Nurcan Yalçın ve Abdi İbrahim firmasından Buket Koral salgın öncesi ve salgın sonrası evde ve uzaktan çalışma deneyimlerini katılımcılarla paylaştı.

“Görünür Olmak İstiyoruz”

Evde çalışmanın avantajlarından çok dezavantajlarının olduğu sıklıkla dile getirilen bu bölümde; güvencesizlik, çalışma süresinin belirsizliği, düşük ücret, iş-yaşam dengesinin olmayışı, hukuksal düzenlemenin olmaması, evde çalışanların hukuksal düzenlemeye tabii olmamaları, evde çalışmanın ‘görünür’ olmaması, iş sağlığı ve güvenliğinin olmaması gibi sorunlar panelistler tarafından en temel problem olarak ifade edildi.

“Mecburiyetten evde çalışıyoruz. Görünür değiliz. İşçi miyiz değil miyiz? Çalışma süremiz belirsiz. Yemeğimizi kim sağlayacak? Evde ne kadar ve ne kadar süre çalıştığımızı kim belirleyecek? Sendikalılık nasıl gerçekleşecek? Çocuklar için servisi kim sağlayacak? Ekipmanı kim verecek?,” şeklinde evde çalışmanın ‘görünmez’ sorunlarını dile getiren Nurcan Yalçın “Bu soruları kimse sormuyor? Çözüm bekliyoruz” dedi.