Haberler
ILO Çalışma Yaşamında Kadınlara karşı Şiddet ve Tacizle mücadele için Çok Taraflı Konferans Düzenledi
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (SIDA) mali katkısı ile yürütülmekte olan “Kadınlar için Daha Çok ve Daha İyi İşler: Türkiye'de İnsana Yakışır İş için Kadınların Güçlendirilmesi Projesi” kapsamında 6 Aralık 2018 tarihinde Ankara’da sosyal tarafların katılımıyla “Çalışma Yaşamında Kadınlara Yönelik Şiddet ve Tacizin Önlenmesi” Konferansı düzenlendi.
Çalışma yaşamında kadınlara yönelik şiddet ve tacizin iş yerinde kadınlar ile erkekler arasında eşitliğin sağlanmasının; kadınların iş yaşamında var olmalarının ve ilerlemelerinin önünde engel teşkil ettiği aynı zamanda şirketler ve işverenler açısından da verimlilik düşüşüne, itibar ve dolayısıyla maliyet kaybına yol açtığı gerçeğinden hareketle düzenlenen konferansta çalışma yaşamında kadına yönelik şiddeti sona erdirmek için sosyal tarafların rolü ve katkılarının ne olabileceği; konuya ilişkin deneyimleri ile işbirliğinin ne şekilde güçlendirilebileceği konuları ele alındı.
“Şiddetle toplumsal cinsiyet arasındaki bağ görünür kılınmalı”
Konferansın açılış konuşmasını yapan ILO Türkiye Ofisi Direktörü Numan Özcan “Çalışma yaşamında kadınlara yönelik şiddet ve tacizin bir insan hakları ihlali olduğunu vurgulamak isterim,” dedi.
“Bu tür eylemler, insana yakışır iş ile bağdaşmaz ve çalışma yaşamında fırsat eşitliğini imkânsız hale getirir. Bu tür şiddet olayları, özellikle kadınların işgücü piyasasına girmelerini ve istihdamda uzun süreli kalmalarını olumsuz etkiler. Ayrıca çalışma yaşamında şiddet, sürdürülebilir işletmelerin gelişmesini, iş verimliliğini, işyerindeki çalışma ilişkilerini ve işyerinin saygınlığını da olumsuz yönde etkiler,” şeklinde konuştu.

Çalışma yaşamında şiddettin kişiye fiziksel, psikolojik, cinsel veya ekonomik olarak zarar veren tüm eylemleri ve farklı biçimleri kapsayacak şekilde tanımlanması gerektiğini ifade eden Özcan “şiddet ile toplumsal cinsiyet arasındaki bağın görünür kılınması gerekir dedi.”
Cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğinin de ekonomik şiddet olarak görülmesi gerektiğinin altını çizen Özcan her türlü şiddetin ortada kalkması için, atılması gereken önemli adımlardan birinin toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin önlenmesi için sosyal diyalog anlayışı ile gerekli tedbirlerin geliştirilmesi olduğunu söyledi.
Çalışma yaşamında şiddetle mücadele için ILO Haziran 2019’da sözleşme veya tavsiye kararı çıkartacak
Çalışma yaşamında toplumsal cinsiyet temelli şiddetin ortadan kaldırılması ve bu konuda bir çalışma standardının geliştirilmesi amacıyla bu konuyu Haziran 2018 yılında Uluslararası Çalışma Konferansı gündeminde ele alan ILO’nun Haziran 2019’da yapılacak bir sonraki Uluslararası Çalışma Konferansında konuya ilişkin bir sözleşme ya da tavsiye kararının ya da her ikisinin de onaylanması için karara varması bekleniyor.
Özcan “Sözkonusu taslak sözleşme, çalışma yaşamında şiddetin kapsamı konusunda uluslararası bir mutabakatın oluşması ve bu tür eylemlerin önlenmesi için hükümetlerin, işçi ve işveren temsilcilerinin görev ve sorumluluklarını tanımlayan yasal bir çerçevenin benimsenmesi için çok önemli bir fırsattır,” şeklinde konuştu.
ILO-SIDA İşbirliği Güçlenerek Devam Edecek
Toplantıda konuşan İsveç Ankara Büyükelçisi Annika Molin Hellgren ise “Toplumsal cinsiyet eşitliği sadece bir hak meselesi değildir. İsveç’in konuya ilişkin 50 yılı aşkın süredir tecrübesi göstermiştir ki; kadınların iş gücü piyasasında daha fazla yer alması ile toplumsal cinsiyet eşitliğinin daha iyiye gitmesi ve sürdürülebilir gelişme ve sosyal kalkınma arasında yakın bir ilişkin vardır,” dedi.

“İsveç olarak; Türk hükümeti, ilgili devlet kurumları, BM ve ILO ile ‘Kadınlar için Daha Çok ve Daha İyi İşler’ projesi kapsamında işbirliği yapmaktan büyük mutluluk duyuyoruz” diyen Büyükelçi Helgren, sözlerinin devamında: “Bu projenin ikinci aşamasının yine ILO ve Türkiye İş Kurumu’nun yanısıra Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, işçi ve işveren örgütleri, önde gelen özel sektör kuruluşları dâhil olmak üzere daha geniş ve çeşitlendirilmiş paydaş grubunun katılımıyla ve işbirliğiyle yürütüleceğini buradan duyurmanın onurunu yaşıyorum” şeklinde konuştu.
Toplantının açılış konuşmasında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Ayşe Kardaş Ergezen ise işyerinde psikolojik tacizin kültür, yaş, sektör, cinsiyet ve statü farkı gözetmeksizin herkesin başına gelebilecek, temel bir işyeri sorunu olduğunu ve kadınların erkeklerden daha fazla psikolojik tacize maruz kaldığını ifade ederek “Bu şiddet türü ile mücadele edebilmek için, öncelikle bu kavramın çalışma hayatında herkes tarafından bilinen ve doğru bir biçimde anlaşılan bir olgu haline gelmesi gerekmektedir,” dedi.

Konferansta ILO Uzmanı Adrienne Cruz çalışma yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesi konusunda ILO faaliyetleri hakkında ve bağımsız araştırmacı Jane Pillinger ise çalışma yaşamında şiddeti ve tacizi sona erdirmek için uygulanan politikalar ve mevzuat düzenlemelerine ilişkin sunum yaptı.

Etkinlikte ayrıca kolaylaştırıcılığını akademisyen Prof. Dr Kadriye Bakırcı’nın yaptığı ““Çalışma yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesi konusunda ILO’nun faaliyetleri ve çalışma standardı belirleme tartışmaları” konulu panel ile kolaylaştırıcılığını gazeteci Tuluhan Tekelioğlu’nun yaptığı “Çalışma yaşamında kadına yönelik şiddeti sona erdirmek için sosyal tarafların rolü ve katkıları” başlıklı iki panel de gerçekleştirildi.


Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) Türkiye Program Yöneticisi Zeliha Ünaldı ve ILO Ulusal Proje Koordinatörü Ebru Özberk Anlı’nın yaptığı kapanış konuşmalarının ardından konferans sona erdi.

Konferans BM’nin 16 günlük şiddetle mücadele küresel kampanyasının bir parçası
Konferans aynı zamanda Birleşmiş Milletler tarafından desteklenen ve her yıl Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü olan 25 Kasım’da başlayarak İnsan Hakları Günü olan 10 Aralık tarihinde sona eren uluslararası bir kampanya olan “16 günlük Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddetle Mücadele Kampanyası” kapsamında gerçekleşti.
Çalışma yaşamında kadınlara yönelik şiddet ve tacizin iş yerinde kadınlar ile erkekler arasında eşitliğin sağlanmasının; kadınların iş yaşamında var olmalarının ve ilerlemelerinin önünde engel teşkil ettiği aynı zamanda şirketler ve işverenler açısından da verimlilik düşüşüne, itibar ve dolayısıyla maliyet kaybına yol açtığı gerçeğinden hareketle düzenlenen konferansta çalışma yaşamında kadına yönelik şiddeti sona erdirmek için sosyal tarafların rolü ve katkılarının ne olabileceği; konuya ilişkin deneyimleri ile işbirliğinin ne şekilde güçlendirilebileceği konuları ele alındı.
“Şiddetle toplumsal cinsiyet arasındaki bağ görünür kılınmalı”
Konferansın açılış konuşmasını yapan ILO Türkiye Ofisi Direktörü Numan Özcan “Çalışma yaşamında kadınlara yönelik şiddet ve tacizin bir insan hakları ihlali olduğunu vurgulamak isterim,” dedi.
“Bu tür eylemler, insana yakışır iş ile bağdaşmaz ve çalışma yaşamında fırsat eşitliğini imkânsız hale getirir. Bu tür şiddet olayları, özellikle kadınların işgücü piyasasına girmelerini ve istihdamda uzun süreli kalmalarını olumsuz etkiler. Ayrıca çalışma yaşamında şiddet, sürdürülebilir işletmelerin gelişmesini, iş verimliliğini, işyerindeki çalışma ilişkilerini ve işyerinin saygınlığını da olumsuz yönde etkiler,” şeklinde konuştu.

Çalışma yaşamında şiddettin kişiye fiziksel, psikolojik, cinsel veya ekonomik olarak zarar veren tüm eylemleri ve farklı biçimleri kapsayacak şekilde tanımlanması gerektiğini ifade eden Özcan “şiddet ile toplumsal cinsiyet arasındaki bağın görünür kılınması gerekir dedi.”
Cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğinin de ekonomik şiddet olarak görülmesi gerektiğinin altını çizen Özcan her türlü şiddetin ortada kalkması için, atılması gereken önemli adımlardan birinin toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin önlenmesi için sosyal diyalog anlayışı ile gerekli tedbirlerin geliştirilmesi olduğunu söyledi.
Çalışma yaşamında şiddetle mücadele için ILO Haziran 2019’da sözleşme veya tavsiye kararı çıkartacak
Çalışma yaşamında toplumsal cinsiyet temelli şiddetin ortadan kaldırılması ve bu konuda bir çalışma standardının geliştirilmesi amacıyla bu konuyu Haziran 2018 yılında Uluslararası Çalışma Konferansı gündeminde ele alan ILO’nun Haziran 2019’da yapılacak bir sonraki Uluslararası Çalışma Konferansında konuya ilişkin bir sözleşme ya da tavsiye kararının ya da her ikisinin de onaylanması için karara varması bekleniyor.
Özcan “Sözkonusu taslak sözleşme, çalışma yaşamında şiddetin kapsamı konusunda uluslararası bir mutabakatın oluşması ve bu tür eylemlerin önlenmesi için hükümetlerin, işçi ve işveren temsilcilerinin görev ve sorumluluklarını tanımlayan yasal bir çerçevenin benimsenmesi için çok önemli bir fırsattır,” şeklinde konuştu.
ILO-SIDA İşbirliği Güçlenerek Devam Edecek
Toplantıda konuşan İsveç Ankara Büyükelçisi Annika Molin Hellgren ise “Toplumsal cinsiyet eşitliği sadece bir hak meselesi değildir. İsveç’in konuya ilişkin 50 yılı aşkın süredir tecrübesi göstermiştir ki; kadınların iş gücü piyasasında daha fazla yer alması ile toplumsal cinsiyet eşitliğinin daha iyiye gitmesi ve sürdürülebilir gelişme ve sosyal kalkınma arasında yakın bir ilişkin vardır,” dedi.

“İsveç olarak; Türk hükümeti, ilgili devlet kurumları, BM ve ILO ile ‘Kadınlar için Daha Çok ve Daha İyi İşler’ projesi kapsamında işbirliği yapmaktan büyük mutluluk duyuyoruz” diyen Büyükelçi Helgren, sözlerinin devamında: “Bu projenin ikinci aşamasının yine ILO ve Türkiye İş Kurumu’nun yanısıra Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, işçi ve işveren örgütleri, önde gelen özel sektör kuruluşları dâhil olmak üzere daha geniş ve çeşitlendirilmiş paydaş grubunun katılımıyla ve işbirliğiyle yürütüleceğini buradan duyurmanın onurunu yaşıyorum” şeklinde konuştu.
Toplantının açılış konuşmasında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Ayşe Kardaş Ergezen ise işyerinde psikolojik tacizin kültür, yaş, sektör, cinsiyet ve statü farkı gözetmeksizin herkesin başına gelebilecek, temel bir işyeri sorunu olduğunu ve kadınların erkeklerden daha fazla psikolojik tacize maruz kaldığını ifade ederek “Bu şiddet türü ile mücadele edebilmek için, öncelikle bu kavramın çalışma hayatında herkes tarafından bilinen ve doğru bir biçimde anlaşılan bir olgu haline gelmesi gerekmektedir,” dedi.

Konferansta ILO Uzmanı Adrienne Cruz çalışma yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesi konusunda ILO faaliyetleri hakkında ve bağımsız araştırmacı Jane Pillinger ise çalışma yaşamında şiddeti ve tacizi sona erdirmek için uygulanan politikalar ve mevzuat düzenlemelerine ilişkin sunum yaptı.

Etkinlikte ayrıca kolaylaştırıcılığını akademisyen Prof. Dr Kadriye Bakırcı’nın yaptığı ““Çalışma yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesi konusunda ILO’nun faaliyetleri ve çalışma standardı belirleme tartışmaları” konulu panel ile kolaylaştırıcılığını gazeteci Tuluhan Tekelioğlu’nun yaptığı “Çalışma yaşamında kadına yönelik şiddeti sona erdirmek için sosyal tarafların rolü ve katkıları” başlıklı iki panel de gerçekleştirildi.


Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) Türkiye Program Yöneticisi Zeliha Ünaldı ve ILO Ulusal Proje Koordinatörü Ebru Özberk Anlı’nın yaptığı kapanış konuşmalarının ardından konferans sona erdi.

Konferans BM’nin 16 günlük şiddetle mücadele küresel kampanyasının bir parçası
Konferans aynı zamanda Birleşmiş Milletler tarafından desteklenen ve her yıl Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü olan 25 Kasım’da başlayarak İnsan Hakları Günü olan 10 Aralık tarihinde sona eren uluslararası bir kampanya olan “16 günlük Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddetle Mücadele Kampanyası” kapsamında gerçekleşti.