WESO 2016

ILO: 2030 Gündemindeki yoksullukla ilgili hedef insana yakışır işler olmadan risk altında

Önemli kazanımlarla geçen bir dönemin ardından yoksulluğun azaltılmasındaki hız insana yakışır iş yokluğunun tehdidi altında

Haberler | 19 Mayıs 2016 Perşembe
CENEVRE (ILO Haberler) – Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından hazırlanan yeni bir rapor, küresel ölçekteki kaliteli iş açığının ve çeşitli bölgelerde giderek kötüleşen ekonomik koşulların, yoksulluğun azaltılması alanında on yıllardır sağlanan kazanımları tersine çevirme tehdidi oluşturduğu uyarısında bulunmaktadır. Dahası, gelişmekte olan ülkelerde göreli yoksulluk da artmaktadır.

ILO raporu “Dünyada İstihdam ve Sosyal Durum (WESO) 2016 –Yoksulluğa son vermek için işlerin dönüştürülmesi” eldeki en son verilerden hareketle gelişen ve kalkınmakta olan dünyanın yüzde 36’dan fazlasının yoksulluk içinde yaşadığını tespit etmektedir. Başka bir deyişle bu insanlar satın alma gücü paritesi (PPP) temelinde günde 2,10 dolardan az kazanarak yaşamaktadır.

Raporda yapılan hesaplamalara göre 2030 yılına kadar aşırı ve orta derecede yoksulluğun ortadan kaldırılması için yılda 600 milyar dolar (ya da 15 yıllık dönem toplamı olarak 10 trilyon dolar) gerekmektedir.
Rapor, direngen yoksulluk sorununun yalnızca gelir transferleriyle çözülemeyeceği sonucuna varmaktadır; bu amaca ulaşılmasında daha fazla ve daha iyi işler belirleyici önemdedir.

Tahminlere göre gelişmekte olan ekonomilerde aşırı ya da orta derecede yoksul durumda olanların hemen hemen üçte birinin çalıştıkları bir iş vardır. Ne var ki, bu kişilerin işleri nitelik olarak kırılgandır: kimi zaman ücretler ödenmemektedir; çalışanlar düşük vasıflı işlerde toplanmaktadır ve sosyal koruma olmayınca bu insanlar neredeyse tamamen kendi emek gelirlerine bağımlı kalmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde artık daha fazla insan ücretli ve maaşlı istihdam kapsamında olmasına karşın, bu durum onları yoksulluğa düşmekten kurtaramamaktadır.

WESO 2016, krizin başlamasından bu yana göreli yoksulluk olgusunun Avrupa Birliği’nde 1 puan artmış olduğunu tespit etmektedir.

ILO Genel Direktörü Guy Ryder’ın konuya ilişkin görüşleri şöyledir: “Açık konuşmak gerekirse, yoksulluğu 2030 yılına kadar tüm biçimleriyle ortadan kaldırmayı öngören Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi risk altındadır. Eğer 2030 Gündemi konusunda ciddiysek ve kuşaktan kuşağa süren yoksulluk belasına son vermek istiyorsak o zaman tüm ülkelerde işlerin kalitesine odaklanmamız gerekiyor.”

ILO Sosyal ve Ekonomik Konular Özel Danışmanı Raymond Torres ise şunları söylemiştir: “Bugün, dünyanın yüzde 30’u yoksulken bu kesim dünya gelirinin yalnızca yüzde 2’sine sahiptir. Ancak bir işte çalışanların istihdam kalitesini artıracak ve insana yakışır yeni işler yaratacak bilinçli çabalarla sıkıntılı yaşam koşullarından kalıcı biçimde kurtulabilir, çalışan yoksul kesimlerin ve ailelerinin geçimlerinde ilerleme sağlayabiliriz.”

İleri derecelerdeki gelir eşitsizliğinin, ekonomik büyümenin yoksulluğu azaltıcı etkisini de kırdığı çalışmanın ulaştığı bulgular arasındadır. Torres’in sözleriyle, “Bu bulgu, zengin ülkelerin ve kişilerin yoksulluğun süreklileşmesindeki sorumluluklarını zamanında düşünmeleri gerektiğini göstermektedir. Statükonun kabulü bir seçenek olamaz.”

Kırılgan ve eşitsiz süreç

ILO’nun yoksulluğun azaltılmasıyla ilgili tahminleri bu alanda küresel ölçekte sağlanan sürekli bir ilerlemenin ardından gelmiştir: önceki dönemde, yükselen ve gelişmekte olan 107 ülkede yaşayan aşırı yoksulluk içindeki nüfusun payı 1990 yılında yüzde 46,9 iken yüzde 15’in altına inmiştir; orta derecede yoksulluk ise yüzde 67,2’den yüzde 36,2’ye düşmüştür.

Ne var ki veriler yoksullukla mücadelede sağlanan ilerlemenin eşitsiz olduğunu göstermektedir. Yoksulluk, özellikle Asya ve Pasifik’teki orta gelir düzeyinde bulunan ülkelerde hızla azalırken bu azalma düşük gelirli ülkelerde çok daha sınırlı kalmıştır ve bugün bu ülkelerde nüfusun yüzde 47,2’si aşırı yoksulluk içindedir. Gelişmiş ülkelerde ise yoksulluk son yıllarda, özellikle Avrupa Birliği’nde artmıştır.

Dahası, aşırı yoksulluğun azaltılmasında sağlanan genel anlamda önemli ilerlemeye karşın WESO 2016 yoksullukta sürekli azalmanın yalnızca zayıf ekonomik büyümenin değil kaliteli istihdam yaratılmasının önünde duran temel yapısal engellerin de tehdidi altında olduğu uyarısında bulunmaktadır.

Asya, Latin Amerika ve Arap Devletleriyle doğan kaynak açısından zengin ülkelerde ekonomik göstergelerde son dönemde görülen bozulma istihdamın ve toplumsal ilerlemenin aslında ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koymaktadır. Bu ülkelerden kimilerinde gelir eşitsizlikleri on yıllar süren bir azalma döneminden sonra yeniden artmaya başlamıştır ve bu da yoksulluğu karşı mücadelede daha ileri adımların risk altında olabileceğine işaret etmektedir.

Yoksulluğun azaltılmasında, ülkelerdeki sektörler arasında da eşitsizlikler görülmektedir. En son veriler kullanılarak 43 gelişen ve kalkınmakta olan ülke üzerinde yapılan tahminler şunu göstermektedir: tarım kesiminde çalışanların dörtte biri aşırı yoksulluk içindeyken (tüm dünyada çalışıp da aşırı yoksulluk içinde olanların hemen hemen üçte ikisi), bu oran sanayide çalışanlar arasında yüzde 12, hizmetler sektöründe çalışanlar arasında ise sadece yüzde 7’dir.

Yoksulluğa son vermek için işlerin dönüştürülmesi

WESO 2016 raporu, kaliteli işler sağlanmasının önündeki yapısal sorunların aşılmasına ve böylelikle yoksullukta azalma sağlanmasına yönelik bir dizi tavsiyeyle sonuçlanmaktadır. Bu tavsiyelerin arasında şunlar da yer almaktadır:

1. Yoksulluğun merkezindeki düşük verimlilik tuzaklarının aşılması.
Ekonomik büyüme, temeli dar kaldığında, sürekli yüksek ya da yükselen yoksulluk oranlarıyla birlikte gerçekleşmektedir. Politikaların, üretici temeli çeşitlendirmesi ve düşük verimlilik tuzakları sorununu aşması gerekir. Bunun için ise i) sürdürülebilir işletmeler özendirilmeli, kayıt dışından kayıtlı işletmelere ve istihdam düzenlemelerine geçilmelidir, ii) işlerin güvensiz ve belirsiz olması sorununun üzerine gedilmelidir ve iii) beceri geliştirilmesine ve başta tarım ve tarım-dışı ekonomiler olmak üzere geride kalan sektörlere yatırım yapılmalıdır.

2. Çalışma yaşamında hakların güçlendirilmesi, işçi ve işveren kuruluşlarına yoksullara ulaşma olanakları sağlanması.
Kişiler, kabul edilemez biçimlerde çalışmayı reddedebilecek güçte olmalıdır; bu da uluslararası çalışma standartlarının ve sosyal korumada asgari zorunlulukların önemine işaret etmektedir. Yoksullar ve güç durumda olanlar, ayrıca, kolektif olarak ulusal çalışma politikalarını etkileyebilmelidir. Dolayısıyla, işveren ve işçi kuruluşlarına yoksul kesimi temsil edebilecekleri hukuksal korumalar sağlanmalıdır.

3. Titizlikle hazırlanmış istihdam ve sosyal politikalarla yoksulluğun azaltılması.
Hükümetler, gerek gelişmiş ekonomilerde gerekse gelişmekte olan ülkelerde yoksullar için istihdam kapılarını açan başarılı sosyal ve istihdamla ilgili politikaların son örneklerinden yararlanmalıdır. Ayrıca, çocuklar arasında yoksulluğun yaygın oluşu dikkate alındığında, eğitimi gelir desteğiyle birleştiren özel hedefli programların güçlendirilmesi ivedilik taşımaktadır.

4. Hükümetlerin yoksulluğu azaltıcı politikaları ve standartları uygulama kapasitesinin pekiştirilmesi.
Yoksulluk çoğu durumda kamu idarelerinin düşük uygulama kapasiteleriyle bağlantılıdır. Yukarıda değinilen politikaların uygulanması açısından etkili bir iş idaresi, hizmet kurumları ve sosyal diyalog temel önemdedir. Ayrıca, gelir desteğinin yoksul kesimlere ulaşmasını sağlamak için yolsuzluk gibi olayların önlenmesi gerekmektedir.

5. Kaynakların harekete geçirilmesi ve varlıklı kesimin sorumluluğunun bilincine varmasının sağlanması.
Belirlenen politika araçlarından çoğu politika önceliklerinin ve hükümet fonlarının yeniden yönlendirilmesini gerektirdiğinden, müterakki vergi, büyük ve küçük işletmelerin adil biçimde vergilendirilmesi, bir yandan özendiricileri geliştirirken diğer yandan kaynak sağlanması açısından önemlidir. Bu, varlıklı kesimin, direngen varlık ve gelir eşitsizliklerinin yoksullukla mücadelede daha ileri adımlar atılmasını engelleyebileceği konusundaki farkındalığını artırmanın etkili bir yolu olabilir.

6. Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini gerçekleştirme sürecine ILO’nun katılması.
Kanıtlar, insana yakışır işin yoksulluğa 2030 yılına kadar son verilmesinin gerekli bir koşulu olduğunu göstermektedir. ILO, BM, Dünya Bankası ve donör ülkelerle yakın işbirliği içinde insana yakışır işleri ve sürdürülebilir işletmeleri yaygınlaştırmaya yönelik politikalarda uluslararası işbirliğini sağlamak için çalışacaktır.