Yeni zorluklar, yeni fırsatları getiriyor

COVID-19 pandemisinin sosyo-ekonomik etkileri dünyayı alaşağı etti. Öyle ki, dünyada bu durumdan etkilenmeyen herhangi bir çalışan ya da işletme muhtemelen bulunmuyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) son verilerine göre 2020’nin ilk yarısında çalışma saatlerindeki kayıplar yükselmeye devam etti. Buna göre yılın ilk çeyreğinde küresel çalışma saatlerinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 5.4 düşüş yaşandı, bu da 155 milyon tam zamanlı işe karşılık geliyor. Pandeminin kırılgan ve güvencesiz koşullarda yaşayanları daha orantısız etkilediği de bir diğer gerçek. Türkiye’de de birçok işletme ve çalışan durumdan ciddi zarar gördü. Ancak hepsi değil: İzmir’de faaliyet gösteren ve KİGEP’ten faydalanan Pir Nakış gibi.

Haberler | 03 Ağustos 2020 Pazartesi
Kivanc Ozvardar / ILO
Pir Nakış, 1976’dan bu yana ev tekstili, nakış, brode, kapitone üreten bir aile işletmesi. İzmir’de faaliyet gösteren birçok firma gibi, Pir Nakış da ikinci nesil, yani kurucunun oğlu tarafından yönetiliyor: Melih Çakaloğlu’nun babası, aynı zamanda firmanın ismini koyan kişi. Melih Beyin babasının tekstil işindeki deneyimi, kurduğu firmanın da isminde hayat bulmuş, işinin piri, “Pir Nakış”ı kurmuş. Sektörde 44 yılı geride bırakan firma, bugün isminin hakkını birçok krizden sağ çıkarak veriyor. Pir Nakış, COVID-19 döneminde de bir yandan vardiyaları düşen çalışanları için koruyucu önlemlerini artırırken, bir yandan da hem ihracat pazarlarını, hem de ürünlerini çeşitlendirerek yoluna devam ediyor. Çakaloğlu, durumu “Yıllar içinde birçok kriz gördük, kolay kolay pes edecek bir firma değiliz. Ama bu kez bir hayli mücadele etmek zorunda kaldık” sözleriyle özetliyor.

Kivanc Ozvardar / ILO - Pir Nakış, pandeminin ilk günlerinde, yaşadığı sipariş kayıplarını telafi etmek amacıyla, satın aldığı makineyle, COVID-19’a karşı koruyucu profesyonel N-95 maskelerini üretmeye başladı. İki kadın çalışan, yeni makinenin nasıl çalıştığını inceliyor.

KİGEP, işletmelere yeni yolculuklarında destek oluyor

Pir Nakış’ın, mavi ve beyaz yakalardan oluşan 70 çalışanı var, bunların arasında bir yıldan uzun süredir çalışan Suriyeli çalışanlar da var. Firmanın muhasebe müdürü Kazım Karan, yaşadıkları süreci şöyle anlatıyor: “Bu sektörde uzun bir geçmişimiz ve çok iyi seviyede bir bilinirliğimiz var. Özel ürünler üretiyoruz ve kendi üretim alanımızda devam etmek istiyoruz. Bu zor zamanlarda çalışanlarımızı kaybetmemek için, öncelikle fabrikada bazı önlemler aldık. Makineler arasında mesafeler koyduk, çalışırken sosyal mesafeye uyulması için. COVID-19’un görüldüğü mahallelerde yaşayan çalışanlarımıza ücretli izin verdik. Sigara odalarını kapattık. Ulaşım servislerimizde önlemler aldık. Üretimimiz yüzde 20 düştü, ama şanslıyız ki hiçbir vakaya rastlamadık ve hiçbir çalışanımızla yollarımızı ayırmadık”.

Pir Nakış, birçok şirket gibi, bu yolculuğunda yalnız değil. ILO Türkiye Ofisi, değişen ekonomi koşullarıyla mücadele etmek ve istihdamı korumak için işverenlere destek olmak için yanlarında. Pir Nakış, ILO destekli, mülteciler ve ev sahibi toplulukları eşit olarak hedef alan bir programdan, “Kayıtlı İstihdama Geçiş Programı’ndan (KİGEP)” faydalanan şirketlerden biri. KİGEP, 3 yıldan uzun süredir uygulanıyor ve “KİGEP Plus” adıyla genişleyen programla, kayıtlı çalışanları için sosyal güvenlik ve Suriyeli çalışanları için çalışma izni ödemeleri de dahil olmak üzere işverenler destekleniyor. KİGEP’in ilk aşaması ve sonraki KİGEP Plus ile birlikte bu basit mekanizmadan toplam 5.000’in üzerinde Suriyeli ve Türk çalışan yararlandı. 10 şehirden 200’ün üzerinde firma bu sistemden yararlandı; bunların çoğunluğu en yüksek sayıda Suriyelin yaşadığı-500 binin üzerinde-İstanbul’da bulunuyor. KİGEP’den yararlanan firmalar en çok imalat; tekstil, mobilya üretimi ve gıda sektörlerinde faaliyet gösteriyor.

Kivanc Ozvardar / ILO - İzmir’in sıcak hava koşullarına karşın, çalışanlar maskeyle çalışmak için büyük çaba gösteriyor.

İnsana yakışır işe ulaşımın anahtarı

KİGEP, Alman Federal Hükümeti aracılığıyla Alman Kalkınma Bankası (KfW) tarafından finanse edilen ve Suriyelilerin ve Türk vatandaşlarının kayıtlı işgücü piyasasına erişimini kolaylaştırmayı, dayanıklılıklarını ve kendine yeterliliklerinin güçlendirilmesini amaçlayan “Geçici Koruma Altındaki Suriyeliler ve Türk Vatandaşları için İnsana Yakışır İş Fırsatlarının Desteklenmesi” Projesi kapsamında uygulanıyor. Program, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile yakın işbirliği içerisinde uygulanıyor. SGK, kurumsal hedefleriyle doğrudan bağlantılı olarak, ILO’nun sosyal güvenliğin yaygınlaştırılmasına ilişkin çalışmalarını güçlü bir şekilde destekliyor.

Kivanc Ozvardar / ILO - 23 yaşındaki Suriyeli çalışan Muhammed el Muhammed, iş arkadaşlarıyla uyumlu çalışıyor.
Pir Nakış, bugüne dek 4 çalışanı için teşvikten yararlandı, ama yöneticiler daha çok kişi için başvurmayı düşünüyorlar.

Suriyeli çalışanlardan biri, Suriyeli Muhammed el Muhammed, brode makinesinin çalışmasından sorumlu, bu işi firmada çalışmaya başlayınca öğrenmiş. Suriye’den İzmir’e beş yıl önce ailesiyle birlikte gelmiş. Temmuz 2020 verilerine göre Muhammed gibi Suriye’den İzmir’e gelenlerin sayısıysa 146 bin. Muhammed, beş kardeşi, anne ve babasıyla birlikte yaşıyor. Muhammed ailede şu an çalışan tek kişi, abisi, çalıştığı tatlı dükkanı pandemi nedeniyle kapandığı için çalışmıyor, küçük kardeşleriyse okula gidiyor. “Burada çalıştığım için mutluyum. Ek mesai saatlerini de alıyoruz ve koşullar iyi. Umarım abim de böyle güvenli bir iş bulabilir” diyor Muhammed.

Pir Nakış’ın diğer Suriyeli çalışanı ve KİGEP yararlanıcısı Muhammed El Fevvaz, 21 yaşında. Firmada bir yıldan uzun süredir çalışıyor. Yine diğer Muhammed gibi, Türkiye’ye geldiği beş yıldan bu yana ilk kez sigortalı çalışıyor. “Burada insanlar bize iyi davranıyor. Hiçbir sorunum olmadı. Biz yabancılar olarak bazı sorunlar yaşayabiliyoruz, bazen. Ama burada sigortam var, ne diğer arkadaşlarla, ne de işverenle hiç sorun yaşamadık. Türkiye’ye geldiğimde önce Mersin’de çalışmıştım. Burada ilk kez sigortalı çalışmaya başladım” sözleriyle Türkçe anlatıyor duygularını Muhammed. İşi, diğer çalışanların yardımıyla burada öğrendiğini de sözlerine ekliyor.

Şirketteki diğer çalışanlar gibi, iki Muhammed de sıkı çalışıyor. Hem pazara, hem de tedarik ettikleri 200 ayrı firmaya ürünleri yetiştirmek için, vardiyalı çalışıyorlar.

Pir Nakış, pandemi nedeniyle talebin kesilmesiyle ürünlerini artık İtalya, Romanya, İspanya ve Portekiz gibi ülkelere gönderemiyorlar; ama pazarın talep ettiği başka ürünleri üretime geçmişler: Koruyucu maskeler, eldivenler ve giysiler. Profesyonel tıbbi maskeler N95 üretimi için satın aldıkları makineyle Pir Nakış, pandemide kaybettikleri sipariş eksiklerini telafi etmek için canla başla çalışmaya devam ediyorlar.

İzmir’deki en büyük brode üreticisi şirketin yöneticisi Melih Çakaloğlu, “Zorluklara rağmen, yolumuzda ilerlemeye devam ediyoruz. Burada çalışanlarımızla bir aile gibiyiz. Her birimiz canını dişine takarak çalışıyor. Buna inanan başkaları da var demek ki, ILO’ya desteği için müteşekkiriz” diyor.

Kivanc Ozvardar / ILO
Kivanc Ozvardar / ILO - İki kadın çalışan, son ürünlerin kalite kontrolünü yapıyor.

Sosyal güvenlik sistemlerine erişimi kolaylaştırmak

Türkiye, 2020 itibariyle, yedinci yıl üst üstedir, 4 milyon mülteciyle dünyada en yüksek sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda. Mültecilerin büyük bölümü, Temmuz 2020 itibariyle 3.6 milyonu Suriye’den geliyor. Türkiye’deki Suriyeliler, Geçici Koruma Statüsünden yararlanabiliyorlar. Bu koruma çerçevesi, onların eğitim, sağlık, sosyal hizmetler ve işgücü piyasasına erişimlerini sağlıyor. Ancak, Türkiye’de çalışma çağında olan 2.1 milyon Suriyeliden, ancak 1 milyonunun işgücüne katıldığı tahmin ediliyor. Birçoğu ise düşük beceri gerektiren ve düşük ücretli işlerde kayıt dışı olarak, en yüksek oranda tekstil, hizmetler, tarım ve inşaat sektörlerinde çalışıyor. COVID-19 pandemisi, sağlık krizi olmasının yanı sıra, bu sektörlerin çalışanlarını da derinden etkiledi. Hem mülteciler, hem de ev sahibi topluluklar sosyal eve ekonomik açıdan ciddi anlamda etkilendi.

Türkiye sosyal güvenlik koruma kapsamını, COVID-19’un etkileri nedeniyle genişleten birçok ülkeden biri oldu. ILO’nun konuyla ilgili bilgi notunun da işaret ettiği üzere, gelir desteğine, sağlık güvencesine, ücretli izne ve sosyal güvenliğin diğer biçimlerine erişim, mültecileri ve ailelerini dışarıda bırakacak gereklilikler içerebilir. Bu gereklilikler, uyruk, geçerli bir çalışma izni olması ve kayıtlı çalışma belgeleri olabilir. Türkiye’de, kısa süreli çalışma izni (asgari ücretin yüzde 60’ına karşılık geliyor) için başvuru kriterleri kolaştırıldı, böylece çalışanlar ve işveren korunmaya çalışılıyor. Ancak, mültecilerin büyük bölümü kayıt dışı çalıştığı için, bu destekten yararlanamıyor.

Kivanc Ozvardar / ILO
Buna bağlı olarak, sosyal güvenlik sistemlerine sınırlı erişimi olan mülteciler ve kırılgan ev sahibi topluluk üyeleri, zorlaşan ekonomik koşullar karşısında yalnız kaldılar, bu koşullar, örneğin birçok işyerinin kapanmasına kadar ilerledi. Bu durum, kırılgan koşullarda yaşayan birçok kişinin, insana yakışır koşullarda gelir ve geçim kaynaklarına erişimlerini zorlaştırdı ve toplumu sosyal gerilimin artması riskiyle karşı karşıya bıraktı.

Kivanc Ozvardar / ILO

Bu sorunlarla mücadele için ILO, COVID-19 koşulları çerçevesinde dört ayaklı bir yaklaşım geliştirdi:

  1. Ekonomiyi ve istihdamı destekleme,
  2. İşletmeleri, işleri ve gelirleri destekleme,
  3. Çalışanları işyerlerinde koruma ve
  4. Çözüm için sosyal diyalogu temel alma.
Türkiye’de, bunun anlamı, küçük ve orta ölçekli işletmelere (KOBİ’ler), kayıtlı istihdamı ve KİGEP’le sosyal güvenliğe erişimi koruma amacıyla hibe sağlamayı içeriyor. Aynı zamanda iş sağlığı ve güvenliği rehberlerini mülteciler için ulaşılabilir kulma ve dil ve diğer becerilerin dijitalleştirilmesiyle mültecilerin istihdam edilebilirlik potansiyellerinin güçlendirilmesi de bu faaliyetlere dahil bulunuyor. ILO’nun bu konuda bölgedeki tüm çalışmalarına buradan ulaşılabilir.

Kivanc Ozvardar / ILO