Eğitimin getirisi var, ancak sabırlı olmak gerek

Küresel salgın, eğitimi yeni baştan düşünmemizi ve organize etmemizi sağlamaktadır. Eğitim düzeyi yüksek emekçiler, işler yeniden ortaya çıktığında, iş (yani, kaliteli iş) bulabilmeyi bekleyebilir. Öyle mi?

Yorum | 24 Ağustos 2020 Pazartesi
© ILO STAT
Bu makale, son yayınladığımız Çalışma İstatistikleri Merceğinin bulgularını özetlemektedir. Daha fazla bilgi için notun tamamını okuyun.

Eğitim, sürdürülebilir kalkınmanın kritik bileşenlerinden biridir. Ekonomik büyüme, işgücü üretkenliği, insan sermayesi kazanımları ve sosyal hareketliliğin sağlayıcısıdır. Küresel salgın döneminde, dünyanın her yerinde karar vericiler, eğitimin sürmesini sağlamak ve öğrenciler, öğretmenler ve toplumlar üzerindeki olumsuz etkileri asgariye indirmek için eğitimi yeni baştan düşünmek ve organize etmek zorunda kalmıştır.

Daha yüksek eğitim düzeyi, gelecekte daha iyi işlere girmek umuduyla, emekçilerin becerilerini artırmalarını sağlamaktadır. Ancak gerçekte, eğitimin getirisi var mı? Eğitim düzeyi yüksek emekçiler, işgücü piyasasında daha iyi durumda mı?

Dünyanın birçok yerinde eğitim hala lüks

Yükseköğrenim hala yalnız bir azınlığın erişebildiği bir ayrıcalık olmaya devam etmektedir. ILOSTAT verilerine göre, ülkelerin çoğunda, işgücünün büyük çoğunluğunun yükseköğrenim diploması yoktur. İşgücünün eğitim düzeyi, ulusal gelir düzeyi ile bağlantılıdır: Daha zengin ülkelerde, işgücünde yükseköğrenim diplomasına sahip olanların oranı daha yüksektir.

Sevindirici bir haber olarak, işgücünün eğitim düzeyi yükselmektedir ve genç nesiller eskilere göre daha yüksek eğitim düzeyine sahiptir.

Eğitim düzeyi yüksek emekçilerde işsizlik: Düşük gelirli ülkelerin büyük sorunu

Emekçiler, ileri eğitim almak suretiyle, işgücü piyasasına daha iyi hazırlanmayı bekleyebilmektedir. Çalışma yaşamına katıldıklarında, çok gecikmeden kaliteli bir işe girmeyi umabilmektedir. Ancak durum her zaman böyle değildir: Eğitim düzeyi yüksek emekçiler bazen işsiz kalmakta, hatta bazen çok uzunca bir süre için işsiz kalmaktadır.

Eğitim düzeyi, bir kişiyi işsizlikten ne ölçüde korumaktadır? Düşük gelirli ülkelerin %82’sinde ve alt-orta gelirli %70’inde, ileri eğitime sahip olanların işsizlik oranı, yalnız temel eğitime sahip olanlardan daha yüksektir. Öte yandan, bu bulgu üst-orta gelirli ülkelerin %31’i ve yüksek gelirli ülkelerin %16’sında geçerlidir.

Diğer bir deyişle, eğitim düzeyi yüksek insanlar özellikle temel eğitime sahip olanlarla karşılaştırıldığında, düşük gelirli ülkelerde, yüksek gelirli ülkelere göre daha yüksek işsizlik yaşamaktadır.

Bu bulgu, istihdamda olanlar ile işsizler arasında ileri eğitime sahip olanların oranı karşılaştırılınca doğrulanmaktadır. İleri eğitime sahip olanların payı, işsiz olan kitlede, istihdamda olan kitleye göre daha büyüktür (diğer bir deyişle, işsizler içinde, eğitim düzeyi yüksek olanlar aşırı temsil edilmektedir). Bu durum, düşük gelirli ülkelerin %82’sinde, yüksek gelirli ülkelerin ise sadece %10’unda geçerlidir. Keza, temel veya daha düşük eğitime sahip kişilerin payı, işsiz kitlede, istihdamda olan kitleye göre daha büyüktür (diğer bir deyişle, işsizler içinde, lise düzeyi altında eğitimi olanlar aşırı temsil edilmektedir). Bu durum, düşük gelirli ülkelerin sadece %9’unda, yüksek gelirli ülkelerin ise %84’ünde geçerlidir.





Kaynak: ILO Uyumlaştırılmış Mikro-Veri Toplama

Özet olarak, uygun iş bulmak için en çok mücadele edenler, düşük gelirli ülkelerde ileri eğitime sahip emekçiler iken, yüksek gelirli ülkelerde ise temel veya daha düşük eğitime sahip olanlardır. Bu durum, ülkeler arasında işgücü piyasası yapısı ve istihdam fırsatları bakımından farklarla ilişkili olabilir. Vasıflı işler mi yoksa vasıfsız işler mi daha boldur? Düşük gelirli ülkelerde, vasıflı işler kıt olabilir; işlerin gerektirdiği beceriler ile iş arayanların sahip oldukları beceriler arasında uyumsuzluk olabilir. Öte yandan, yüksek gelirli ülkelerde ise, vasıfsız iş sayısı daha az olabilir, temel eğitime sahip olanların iş bulmasını zorlaştırıyor olabilir.

Yine de, tüm bunlar bize işsizlerin durumu, örneğin işsizlik yardımı alıp almadıkları, erişebildikleri iş arama altyapısının türü veya bir iş teklifini kabul etmek için uyguladıkları kriterler vs. hakkında hiçbir şey söylememektedir. Ayrıca, ileri eğitime sahip kişilerin işsizlik oranlarının daha yüksek olması illaki onların daha elverişsiz durumda oldukları anlamına gelmemektedir. Belki de, temel veya daha düşük eğitime sahip olanlara kıyasla, daha uzun süre işsiz kalmaya dayanabilecek güçleri vardır. (İşsizlik oranının neyi gösterdiği ve neyi göstermediği hakkında daha fazla bilgi için, önceki makalemize ve Hızlı Rehber’e bakınız).

Düşük gelirli ülkelerde, eğitim düzeyi yüksek emekçilerin uygun iş bulmaları zaman alabilir; ancak, iş bulduklarında iş koşulları nelerdir? İstihdamın kalitesi, istihdama erişebilmek kadar büyük önem taşımaktadır. En azından düşük gelirli ülkelerde, eğitim işsizliğe karşı etkili bir koruyucu gibi durmamaktadır; peki, işin kalitesi bakımından işe yaramakta mıdır?

Eğitim düzeyi yüksek emekçilerin “kayıtlı başkasına çalışan” olma ihtimali çok daha yüksektir

İşteki durum

İstihdamda olan kişiler, işteki durumlarına göre başkasına çalışanlar ve serbest çalışanlar olarak sınıflandırılabilir. Serbest çalışan kategorisi, işverenler, kendi hesabına çalışanlar ve katkıda bulunan aile işçilerini içerir. Başkasına çalışanlar genel olarak daha iyi çalışma koşullarından yararlandığı için, başkasına çalışanların toplam istihdamdaki payı (aynı zamanda ücretli istihdam oranı olarak bilinir), istihdamda olan nüfusun çalışma koşulları hakkında ipucu verir. İstihdam kalitesi için ikame göstergedir.

Emekçilerin eğitim düzeyinin ücretli istihdamda olma ihtimaline etkisi oldukça çarpıcıdır. Verilerin mevcut olduğu ülkelerin büyük çoğunluğunda (%87), başkasına çalışanlar içinde ileri eğitime sahip olanların payı, temel veya daha düşük eğitime sahip olanlardan daha yüksektir. Aslında, ileri eğitime sahip emekçilerin başkasına çalışan olma eğilimi çok yüksektir: İki ülke hariç (Solomon Adaları ve Togo) hariç, ileri eğitime sahip emekçilerin ücretli istihdam oranı %60’ı aşmaktadır.


Kaynak: ILO Uyumlaştırılmış Mikro-Veri Toplama

Burada en çarpıcı nokta, ileri eğitime sahip kişiler ile temel veya daha düşük eğitime sahip kişilerin ücretli istihdam oranları arasındaki farktır. Ücretli istihdam genel olarak yüksek gelirli ülkelerde normdur; dolayısıyla bu ülkelerde ücretli istihdam oranları tüm emekçiler için yüksektir. Bu yüzden, yüksek gelirli ülkelerde, eğitim düzeyine göre ücretli istihdam oranları arasındaki farklar nispeten küçüktür (grafikte, yüksek gelirli ülkelerin işaretleri, ortay çizgisinin civarında ve sağ üst dördülde yoğunlaşmıştır). Düşük gelirli ülkelerde ise ücretli istihdam daha az yaygındır ve temel veya daha düşük eğitime sahip emekçiler nadiren ücretli istihdam işlerine girebilmektedir. Ancak, düşük gelirli ülkelerde, eğitim düzeyi yüksek emekçilerin başkasına çalışan olma olasılığı yüksek gelirli ülkelerdeki muadilleri (ki çok yüksektir) ile aynıdır. Diğer bir deyişle, düşük gelirli ülkelerde, ileri eğitime sahip kişiler, çalışma koşulları bakımından daha büyük avantaja sahiptir (grafikte, düşük gelirli ülkelerin işaretleri, sağ alt dördülde yoğunlaşmıştır).

Kayıtdışılık

İş kalitesinin diğer önemli yönlerinden biri de işin kayıtlı veya kayıtdışı olmasıdır. Kayıtdışı işler, ülkenin çalışma mevzuatı kapsamının dışında kalmakta, emekçileri daha yüksek kırılganlık riskine maruz bırakmaktadır.

Verilerimiz, işgücünün eğitim düzeyi ile emekçilerin kayıtlı işlere erişim ihtimali arasında güçlü korelasyon olduğunu göstermektedir. Verilerin mevcut olduğu tüm ülkelerde (ulusal gelir düzeyine bakmaksızın), ileri eğitime sahip emekçiler, temel veya daha düşük eğitime sahip olanlardan çok daha düşük kayıtdışılık oranına sahiptir. Diğer bir deyişle, hem yoksul hem de zengin ülkelerde, eğitim, emekçilerin kayıtlı işlere erişmesini kolaylaştırmaktadır.

Ayrıca, kayıtdışılığın düşük gelirli ülkelerde yaygın olduğu göz önüne alındığında, eğitim düzeyi yüksek emekçiler, eğitim düzeyi daha düşük olanlara kıyasla, çalışma koşulları bakımından daha büyük avantaja sahiptir.

Ancak, işteki durum ve işlerin kayıtlı veya kayıtdışı olması, işin kalitesi hakkında sadece genel bir fikir vermektedir. Peki, kazançlar ve çalışma süresi gibi daha somut çalışma koşullarına baktığımızda durum nedir?

Eğitim düzeyi yüksek emekçilerin yeterli çalışma süresi ve yeterli kazanca sahip olma ihtimali daha yüksektir

Çalışma süresi

Yeterli çalışma süresi elde etme zorlukları, birçok emekçiyi ve ailelerini zor duruma sokabilir. Elimizdeki verilere göre, dünyanın her yerinde, bu zorluklar lise mezunu olmayan emekçilerin başına daha sık gelmektedir.

Genel olarak, bir emekçinin eğitim düzeyi yükseldikçe, haftalık ortalama çalışma süresi de artmaktadır. Dahası, ülkenin gelir düzeyine bakmaksızın, bu durum dünyanın her yerinde geçerlidir. Verilerin mevcut olduğu ülkelerin çoğunda (%70), haftalık ortalama çalışma süresi en uzun olanlar ya ileri ya da orta eğitim düzeyine sahip emekçilerdir. Ayrıca, verilerin mevcut olduğu ülkelerin %68’inde, temel veya daha düşük eğitime sahip emekçiler, en düşük haftalık çalışma süresine sahiptir.


Verilerin mevcut olduğu en son yıl
Kaynak: ILO Uyumlaştırılmış Mikro-Veri Toplama

Kazançlar

İleri eğitime sahip emekçilerin kazançlarının, temel eğitime sahip emekçilerinkine oranı, iki grubun kazançlarının birbirine göre durumu hakkında açık bir fikir vermektedir. Bu oranı, 79 ülkede başkasına çalışanlar için üretebiliyoruz; bu ülkelerin üçü hariç (Gana, Liberya ve Sudan) tümünde, ileri eğitime sahip başkasına çalışanlar ortalama olarak, temel eğitime sahip olanlardan fazla kazanmaktadır.

Ayrıca, bu oranı 46 ülkede serbest çalışanlar için üretebiliyoruz; bu ülkelerin üçü hariç (Komorlar, İtalya ve Samoa) tümünde, ileri eğitime sahip serbest çalışanlar ortalama olarak, temel eğitime sahip olanlardan fazla kazanmaktadır.

Küresel salgın döneminde eğitim

COVID-19 küresel salgını, eğitim sektörü üzerinde büyük ve doğrudan etki yaratmıştır. Dünyanın her yerinde karar vericileri, virüsün yayılmasını durdurmak üzere önlem almaya zorlamış; örgün ve örgün olmayan eğitimi hemen yeni baştan düşünmeye ve organize etmeye sevk etmiştir. Çok sayıda ülkede, öğretmenler ve her düzeydeki öğrencilerin sanal ders ve çevrimiçi öğrenmeye geçmeleri gerekmiştir. Uzaktan eğitim, bugüne kadar görülmemiş ölçekte uygulanmaktadır.

Küresel salgın ve mücadele önlemlerinin öğretmenler, öğrenciler ve eğitim kalitesi üzerine etkilerini tüm boyutlarıyla değerlendirmek için henüz erkendir. Ancak, bu olağan dışı dönemde alınan derslerin gelecekte yapılacak iyileştirmeler için dikkatle incelenmesi gereklidir.

Sonuçlar

Düşük gelirli ülkelerde, vasıflı işlerin kıt olması nedeniyle, eğitim düzeyi yüksek emekçilerin uygun iş bulabilmeleri zor olabilir; ancak bulduklarında, bunların kaliteli işler olması daha muhtemeldir. Daha düşük eğitim düzeyine sahip emekçilerin daha düşük olan işsizlik oranlarını kıskanıyor olabilirler; ancak iş kalitesi bakımından bu durum kesinlikle telafi edilmektedir. Aslında, eğitim düzeyi yüksek emekçiler daha fazla kazanmakta, daha uzun süreli çalışmakta ve daha yüksek ihtimalle kayıtlı başkasına çalışan olmaktadır.

Öte yandan, yüksek gelirli ülkelerde ise, lise diploması olmayan emekçiler hem işsizliğe hem de kalitesiz işlere daha fazla açık olmaktadır. Onların işsiz kalma ihtimali, eğitim düzeyi yüksek emekçilere göre daha yüksektir ve istihdam edildiklerinde de kayıtlı ücretli işe sahip olma ihtimali daha düşüktür.

Her şey bir yana, korelasyonun nedensel bağlantı anlamına gelmediğini vurgulamamız gerekmektedir. Genel olarak, bir emekçinin eğitim düzeyi yükseldikçe, çalışma koşulları daha iyi olmaktadır (özellikle işteki durum, kayıtlılık, çalışma süresi ve kazançlar bakımından). Ancak bu, salt eğitim düzeyinin yüksek olması, daha iyi çalışma koşullarına yol açar anlamına gelmemektedir. Bu sonucu etkileyen başka faktörler olabilir; ve ayrıca emekçinin hem eğitim düzeyini hem de istihdam kalitesini yükselten ortak faktörler de olabilir.

Bu makalede sözü geçen eğitim düzeyleri, aşağıda gösterilen, 2011 tarihli Uluslararası Standart Eğitim Sınıflaması’na (ISCED) dayanmaktadır
:

Bu makale (ve dayandığı not), uyumlaştırılmış prosedürleri kullanan mikro-veri işleme ekibimiz tarafından üretilen verileri kullanmaktadır. Mikro-veri işleme faaliyetlerimiz hakkında daha fazla bilgi edinmek için tıklayın.

Rosina Gammarano

Rosina, ILO İstatistik Departmanı, Veri Üretim ve Analiz Birimi’nde iktisatçıdır. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) işgücü piyasası göstergeleri için odak kişidir, Çalışma İstatistikleri Merceği’ne sık sık yazarlık yapar, eşitsizlik ve toplumsal cinsiyet konularıyla ilgilenir.